BİRLİK-BERABERLİK
Dünya tarihine ve ülkemizin yakın
tarihine bakıldığında insanlığın doğal afetler başta olmak üzere çeşitli bir
takım sıkıntılar yaşadığı ve bu yaşanan sıkıntılar neticesinde bir çok insanın
öldüğü, buna ilaveten de sosyo-ekonomik sıkıntıların yaşandığı gözlemlenmiştir.
Teknoloji ve bilgi çağında
yaşanan hızlı değişim ve dönüşüm neticesinde küresel dünya bambaşka bir ölçüde
yek vücut olmuştur. Yek vücut olmanın getirileri olduğu kadar götürüleri de bir
hayli fazla, özellikle kriz ve olağanüstü olarak tanımlanan durumlarda küresel
dünya yek vücut olmayı bir kenara bırakmış her ülke kendi başının çaresine
bakmak yolunu seçmiştir. Dışa dönük ekonomi modelleri bu süreçlerde eski
popülaritesini kaybetmiş ve yerini içe dönük kendi kendine yetebilen ekonomik
modellemelere bırakmıştır.
Çin’de baş gösteren ve tüm
dünyayı etkisine alan virüs salgını neticesinde birkaç istisna hariç tüm dünya ülkeleri bir takım önlemler alarak bu etkiyi
minimize etmenin peşine düştü. Bu süreçte ekonomik anlamda zengin olarak tabir
edeceğimiz ülkeler vatandaşı için kapsamlı bir takım önlem paketlerini
yürürlüğe koydu, bu şekilde alınan önemler elbette sürdürülebilir değil fakat
kısa vadede vatandaşlarına çözüm oluyor. Gelişmiş ekonomiler kısa vadede
salgının ekonomik etkisini bu şekilde bertaraf etmenin yolunu seçti peki
gelişmekte olan ekonomiler kategorisinde bulunan başta ülkemiz olmak üzere
diğer ülkeler nasıl bir yol izleyecek? Elbette bu kategoride bulunan ülkelerin
gelişmiş ekonomilerdeki gibi ekonomik önlem almalarını beklemek hayalcilik
olur. Yaşanan kritik eşikte tüm ekonomik sistemi durdurmak ülkemiz başta olmak
üzere bir çok ekonomiyi yerle bir edecektir.
Kriz yönetiminde şüphesiz en
temel olgu plan ve programlama faaliyetlerinin büyük bir sakinlik ve uyum içerisinde
hayata geçirilmesidir. Covid-19 salgınının ülkemize sıçraması elbette ekonomik
anlamda zor bir süreç yaşayan milletimizin hem sağlığını hem de cebinde yıkıcı
bir etki oluşturuyor. Covid – 19 virüsünün yarattığı salgın nedeniyle kimi
ülkeler kısmi, kimi ülkeler tam sokağa çıkma yasağı uyguluyor. Bu uygulama,
işyerlerinin ya tümüyle kapanması ya da belirli saatlerde açık olmasına yol
açıyor. Dolayısıyla işyerleri iş yapamadığı için para kazanamıyor ve zorunlu
olarak çalışanlarını ücretsiz izne çıkarıyorlar. Olay devam ederse tamamen
işten çıkarmaya gidecekler. İşyerlerinin iş yapamaması ve çalışanların işten
çıkması gelirin düşmesi demek. Gelirin düşmesi hemen sonraki iki faaliyet olan
tüketimin ve tasarrufun düşmesine, tasarrufun düşmesi yatırımın düşmesine o da
üretimin düşmesine yol açacak. Bütün bunların düşmesi gelirin tekrar düşmesine
ve bu olayın giderek bozulan bir döngüye dönüşerek ekonomide küçülmeye dolayısıyla
refah düşüşüne yol açacak.
Evden çalışmaya geçerek bazı
hizmetlerin üretimine ve satışına devam etmek mümkün ama sebze ve meyveyi,
otomobili ya da takım elbiseyi evden üretip satmak mümkün değil. Kiraları,
elektrik, doğalgaz, su faturası ödemelerini bir süreliğine ertelemek sorunu bir
yerden alıp bir başka yere taşımaktan başka sonuç vermeyecek. Kira ödemesi
ertelenen bir süreliğine rahatlasa da kira geliri olan o kadarlık harcamayı
kısacak. Elektrik, doğalgaz, su faturalarını bir süreliğine tahsil etmeyen
kuruluşlar bu kez gelir elde edemeyeceği için çalışanlarını işten çıkaracaklar.
Bu da ekonomide talep düşüşüne ve sonuçta refah kaybına yol açacak.
Yaşanan bu süreçte devletimizin
çeşitli kampanyalar ile kamu-halk işbirliği içerisinde bu süreci atlatmaya
çalışmasını birlik ve beraberliğin sağlanması açısından olumlu fakat ekonomik
anlamda yetersiz buluyorum. Devletimiz devlet olma ferasetini kullanmak suretiyle
bu sürece ilişkin radikal olarak tabir edeceğimiz önlemleri mutlak suretle
almak zorundadır. Devletimizin gerek para basma gerekse işsizlik fonu kaynağını
kullanarak alınacağı tedbirler ile bu yıkıcı sürecin etkisini en aza indirerek
vatandaşının mal ve can kaybını minimize edeceğinden şüphem yok.
İçinden geçtiğimiz süreçte her
idarecinin üzerine büyük sorumluluk düştüğü gibi vatandaşlarımızın üzerine de
büyük sorumluklar düşmektedir. Kurulduğu günden bu yana çeşitli
sıkıntılar,darbeler,depremler,siyasi krizler,ekonomik krizler ve savaşlar gibi
olağanüstü dönemler atlatan devletimiz
tüm bu problemleri devleti ve milletinin bütünleşmesi ile atlatacaktır.
BARIŞ YÜKSEL